Covid-19 Pandemisi: Öğrenilen Dersler ve Yeni Normal'i Gördüğümüz Gibi

İmkansız gibi görünen şey, şimdi bir virüs sayesinde başarıldı. Covid-19 salgını, dünyadaki herkesi büyük ve küçük şekillerde etkiledi. virüsün etkileri Etkileri çok geniş kapsamlıdır ve dünya bir daha asla aynı olmayacak, yani içinde yaşadığımız dünya. COVID-19 sonrası dünyanın eski haline dönmesi pek olası değil. Küresel ekonomide halihazırda devam eden birçok trend, pandeminin etkisiyle hızlanıyor. Bu durum, uzaktan çalışma ve öğrenme, tele-tıp ve teslimat hizmetleri gibi dijital davranışların yükselişiyle özellikle dijital ekonomi için geçerli. Tedarik zincirlerinin bölgeselleşmesi ve sınır ötesi veri akışlarının daha da artması gibi diğer yapısal değişiklikler de hızlanabilir. COVID-19 sonrası dünya ekonomik, sosyal ve sağlık açısından birçok yönden farklı olacak. Kimse bu krizden bir şeyler kaybetmeden çıkamayacak.

Arundhati Roy, "Pandemi Bir Kapıdır" adlı eserinde, "Tarihsel olarak pandemiler, insanları geçmişle bağlarını koparmaya ve dünyalarını yeniden hayal etmeye zorlamıştır. Bu da farklı değil. Bir kapı, önceki dünya ile sonraki dünya arasında bir geçit." ifadesini kullanmıştır.

Birkaç ay önce her şeyden o kadar emindik ki, çevremizi umursamadan, yarım asırdan fazla bir süre öylece ilerledik. Ama ölümcül virüs tek hamlede bizi evlerimize kilitleyerek her şeyi bitirdi. Kriz, yeni ve alışılmadık özellikleriyle endişe verici bir sürpriz oldu. Küresel bir tıbbi acil durum doğdu. Ancak, işler istediğiniz gibi gitmediğinde, her zorluğun ve her olumsuzluğun içinde fırsat ve büyüme tohumları barındırdığını unutmamak önemlidir.

COVID-19'dan sonra dünya nasıl görünecek? Önümüzdeki on yılda karşılaşacağımız birçok sorun, bugün karşılaştıklarımızın daha uç versiyonları olacak. Krizden çıkıp yeni sorunları çözmek ve köklü bir değişim yaratmak için harekete geçmeye karar verdiğimizde dünya farklı görünecek.

Tarih, kriz sırasında yapılan seçimlerin geleceği şekillendirebileceğini kanıtladı. Bugünün imkansızı, yeni mümkün olacak. Senkronizasyon ve öz güven anahtar kelimeler olacak. Karantina bize dünyanın geri kalanıyla güçlü bir şekilde bağlantılı olmayı öğretti. İnsanlığın endişeleri daha önce hiç bu kadar uyumlu olmamıştı. Şimdi tüm dünya aynı sorunları düşünüyor, aynı korkuları paylaşıyor ve aynı düşmanla savaşıyor. Herkes günü birlik yaşıyor. Dünya, Covid-19 grafiğinde topluca yükseliyor ve ekonomik grafikte derin bir dalış yapıyor. Hayatın görünmez bir düşman tarafından fidye için tutulduğu tuhaf bir dünya. Bir zamanlar hayat kurtarıcımız olan Proteinlerin saldırısı altındayız.

COVID-19 sonrası dünyanın kapsayıcı, dirençli ve sürdürülebilir olması gerekiyor. İyileşme hedefimiz tam istihdam ve yeni bir sosyal yapı olmalı. Pandeminin dünya ekonomisi üzerindeki genel ekonomik etkisi felaket niteliğinde, genel GSYİH'nin 2020'de %2.4-2.8 arasına düşmesi tahmin ediliyor. Küreselleşme arka planda kalacak, küreselleşmenin gerilemesi olacak. Milliyetçiliğin ve "önce milletim"in kaçınılmaz büyümesi, şirketleri ulusal ve bölgesel işletmeleri yerelleştirmeye ve büyütmeye itecek. Yeni iş vurgusu, alışveriş merkezlerine veya otellere yatırım yapmakla karşılaştırıldığında karbon ayak izini azaltmak, doğal ve sağlıklı gıda seçeneklerini teşvik etmek ve hastane ve spor salonu hijyenini desteklemek üzerinde olacak. Temiz hava sağlamak için kent merkezlerinde oksijen kapsülleri ortaya çıkabilir. Enfeksiyonu azaltmak için daha fazla bahçe alanı olacak ve kamusal alanlar açık ve havadar olacak.

Pandemi sırasında gördüğümüz gibi, evlere ürün teslimatları artacak. Amazon, işten çıkarmak yerine personel alımı yapan az sayıdaki şirketten biriydi. Serbest çalışan gençler, zamanlarını boş geçirmek yerine evlere teslimat yaparak e-ticareti destekleyecekler. Bunlar aynı zamanda yaz dönemi işleri ve stajlar olarak da değerlendirilebilir.

Hastane bakımı, tıp uygulayıcıları için net yönergelerle büyük bir dönüşüm geçirecek. Sosyal mesafeye ne kadar uyulması gerektiği henüz belli değil, bu nedenle yeni sanal sağlık hizmetleri geleceğin ihtiyacı olabilir. Yeni dönüştürülebilir yoğun bakım yatakları benimsenecek. Hastaların evde bir hemşire ve monitör eşliğinde olduğu ve yoğun bakım uzmanının hastaları uzaktan izlediği sanal yoğun bakıma geçiş kaçınılmaz. Tele-tıp, evde sağlık hizmetleri, acil servis dışı aile toplum bakımı ve proaktif sağlık taraması gibi tıp uygulamalarında yeni büyüme fırsatları ve çeşitlenmeler ortaya çıkabilir. Virüs taraması, tıpkı 11 Eylül'den sonra yaygınlaşan güvenlik önlemleri gibi, hayatımızın bir parçası haline gelebilir.

Bazı gelişmekte olan ülkelerdeki tam ve kısmi karantinalar, ekonomilerinin finansal şokları karşılama konusundaki zayıflıklarını ortaya koydu. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, günlük ücretlerle geçinen büyük bir iş gücüne sahip. Uzun ekonomik karantinalar sırasında geçim kaynaklarından mahrum kaldılar. Birçok gelişmekte olan ülkede, merkez ve eyalet hükümetleri arasında, hastalığın yayılmasını azaltmak için ekonomiyi kısmen açık mı tutmalı yoksa tam karantina mı uygulamalı konusunda gerginlikler yaşandı.

Eğitim, neredeyse her yerde sınıflardan e-öğrenmeye kaydı. Bu, yeni eğitim standardı haline gelebilir. Koronavirüs sonrası ülkeler, vatandaşların e-devlet portalları aracılığıyla fatura, vergi vb. ödemelerini yapabilmelerini sağlamak için e-devlet hizmetlerini genişletmeye de odaklanacaktır.

Web tabanlı konferanslardaki artış nedeniyle bilişim teknolojileri en yüksek büyümeyi görecek sektörlerden biri olacak. Ev eğlence devleri yükselişe geçecek. Hastaneler ve savunma sanayisi, virüse insanların maruz kalmasını önlemek için robot ve drone kullanmayı daha uygun maliyetli bulacaktır.

Turizm geri dönecek, ancak bu zaman alacak. Ülkelerin, yalıtılmış ve enfeksiyonsuz bir ortam sağlamak için otel ve tatil köyü işletmecileriyle yakın iş birliği içinde çalışmaları gerekecek. Seyahat koronavirüs sağlık sigortası veya aşı sertifikası zorunluluğu olabilir.

Uzaktan çalışma muhtemelen daha yaygın hale gelecek. Karantina, birçok durumda evden çalışmanın ofiste çalışmak kadar verimli olduğunu kanıtladı ve bu durum kalıcı olabilir. Çalışanların ofislere gidip gelmesi ve öğle yemeği ile kahve molalarına para harcaması daha az zaman kaybına neden olacak. Firmalar, daha fazla kişiye istihdam sağlamak için haftada 5 gün yerine 3 gün işçi alabilir. Sanal toplantılara daha fazla güvenilmesiyle iş seyahatleri önemli ölçüde azalacak. İşe alımlar da çevrimiçi portallara kayacak. Yeni dünyada birçok sosyal norm çökebilir. Kahve dükkanları ve barlar paket servise daha fazla güvenebilir ve iç mekan kullanımı için ekstra ücret alabilir. Sosyal mesafe yeni norm olacak ve bireyselcilik, insanların toplu taşıma araçlarını kullanması ve sosyal toplantılara katılması gibi sosyal ve kültürel temasları zayıflatacak.

Ne yazık ki yoksullar suça, siber dolandırıcılığa, uyuşturucu kullanımına, depresyona ve hatta intihara yöneliyor.

COVID-19 bir uyarı zili çaldı: Bilimsel iddialarımıza ve başarılarımıza rağmen, bir pandemiyle başa çıkmaya tamamen hazırlıksızız.

Yeni dünya düzenine uyum sağlamak için düşüncelerimizi yeniden başlatmamız gerekiyor. Toplumda "erken uyarı sistemleri" kurmamız gerekiyor. Anı yaşamalı ve deneyimlerimizi hafife almamalıyız. Hayatın kıymetini bilmeliyiz; arkadaşlar ve aileyle sohbet etmek, hobiler edinmek ve geliştirmek gibi hayattaki küçük şeyler önemlidir. Doğayla oynamamalıyız; çünkü karantina bize, kirliliğin azalmasıyla dünyanın iyileştiğini, kuşların mavi gökyüzünde gönüllerince cıvıldadığını, nehirde berrak, kirlenmemiş suların aktığını, leoparların, geyiklerin ve hatta fillerin biz karantinadayken topraklarını geri aldıklarını gösterdi.

Yani, nihayetinde önemli olan tek şey sağlığımız ve sevdiklerimizin yakınlığıdır. Çağların bilgeliği ve artık bunu biliyoruz.

Koronavirüs hastalığından alınacak ders çok dokunaklı. Bu, insanlığın post-modern evriminde en güçlünün hayatta kalması için yeni bir mücadele. Karşılaştığınız ekonomik, finansal ve sosyal baskıların üstesinden gelmek için birey veya ulus olarak yeterli güce sahip değilseniz, son derece rekabetçi bir dünyada hayatta kalma şansınızın yakında tükeneceği anlamına geliyor. Dünya bu kasvetli senaryoya hazır mı? İnsanlık, medeniyet yolculuğunda zayıf ve savunmasız olanları, omuzlarımızda taşımak zorunda kalsak bile, yanımızda götürmemizi talep ediyor. Ancak bunun sadece bir dilek olarak kalmaması, gerçeğe dönüşmesi için uluslararası bir uzlaşıya ihtiyaç var.

Birlikte ayakta kalırız, bölünürsek düşeriz.